Cevizdere Şehitliği
Cevizdere Destanı
Poyrazların Hüseyin ve Porsuk Ahmet gibi gençler halkı galeyana getirip karşı durmak kararındadırlar. Zaten kaçmaya ve bütün köyleri boşaltmaya da pek vakit yoktur. 26 Nisan gecesi Cevizderesi’nin bulunduğu yerde yine Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp), Tğm. Şakir, 7. Tümen’den gelen erler, Eğrigözlü seymenler, Sülye Balalı ve Emetli efeler toplam 50 - 60 kişi mevzilenirler. Silah sesi gelmeden kesinlikle ateşe başlanmayacaktır. Dar bir vadide bulunan bu bölge pusu için en uygun yerdir. 27 Nisan günü öğle vaktine doğru (bazı kaynaklara göre 200, bazılarına göre ise 350 kişilik) Yunan taburu Cevizderesi’ne girer. Pusunun baş tarafında Sülyeliler, ortasında Eğrigözlüler ve 7. Tümen’den gelen subaylar ile erler, sonunda ise Emetliler bulunmaktadır. Yunanlılar sayıca çok olduğu için tamamı pusunun içine girmez. Dolayısıyla pusunun baş tarafında bulunanlar pusu gerçekleşmeyecek diye yavaş yavaş açılmaya başlarlar. Ama o anda bir mucize olur. Yunan komutanı derenin aktığı yere geldiğinde atından iner ve atını sulamaya başlar. Pusunun sonunda bulunan Porsuk Ahmet uyuyup kaldığı siperinden atların ayak sesleriyle uyanır ve Yunanlılar’ı büyük bir dikkatle izlemeye başlar. Yunan komutanı tekrar atına bindiğinde herhalde askerlerine üçerli sıraya geçmelerini söylemiş olmalı ki sayıca fazla olan Yunanlılar’ın tamamı pusu kurulan bölgenin içine girmeye başlarlar. Tabi bu sırada pusunun baş tarafı yavaş yavaş açılmış haldedir. Yzb. Reşit (Ahmet Ragıp) açılan bu pusuyu gördüğü, belki de Yunanlılar’ın tamamının pusunun içine girmesini beklediği için ilk atışı bir türlü yapmamıştır. Yunan Komutanı, Porsuk Ahmet’in siperine yaklaştıkça yaklaşmış ama bir türlü ilk atış gerçekleşmemiştir. Gelin bundan sonrasını Porsuk Ahmet’in ifadesi ile dinliyelim;
“Benim sipere yattığım yer hemen yolun altında, kayaların arasında bir yerdi. Karşımdan gelen Yunanlılar’ın beni görmelerine imkan yoktu. Ancak benim yanımdan geçerlerken bir tanesi başını sola çevirse beni görecek ve öldüreceklerdi. O anda kafamdan birçok şey geçti. “Nasıl olsa beni görecek ve öldürecekler. En iyisi ölmeden öldürebildiğim kadar Yunanlı öldürüp ondan sonra öleyim.” diyerek ani bir kararla başlarındaki komutana nişan aldım ve ateş ettim. Kurşun komutanın atının başına isabet etmişti. Atın vurulması sonucu yere düşen komutan atından silahını almaya yeltenirken ikinci atışı yaptım ve komutanı vurdum. Ondan sonra mermiler havada uçuşmaya başladı. Benim silahımın patlamasıyla diğer arkadaşlarım da ateşe başladılar. Ortalık anacı babacı günü olmuştu. 85 tane mermim vardı. Bir tanesini bile boşa atmadım. Mermim bir tane kalınca vurduğum Yunan komutanının silahını gözüme kestirdim. Onu almaya giderken bir Yunanlı beni fark etmiş olmalı ki onun silahını bana doğrulttuğunu fark ettim ve kalçamdan vuruldum. Döndüğüm gibi son mermimle beni vuran Yunanlı’ya ateş ettim ve onu vurdum. Böylelikle Cevizderesi’ndeki görevimi tamamlamış oldum.”
Porsuk Ahmet’in ilk atışından sonra başlayan mermi tufanı akşama kadar hiç susmamış, pusunun baş tarafı da açılan ilk atıştan sonra tekrar kapanmış ve Yunanlılar’ın tamamı pusu içinde kalmış, hatta kurmaya bile fırsat bulamadıkları mitralyöz de Emetliler’in eline geçmişti. Yunanlılar’dan 25 kadarı bugün “Şekerlerin Damları” diye bilinen yerde bulunan taşlarla örülü bir samanlığa sığınmışlar, taşların arasından açtıkları ateşle kahramanlarımızın yanlarına sokulmalarını engellemişlerdi. Havanın kararması üzerine kahramanlarımız Cevizdere’den ayrılırlar. Samanlığa sığınan Yunanlılar ise Tavşanlı ve Kütahya’ya ulaşmak için değişik köyleri ve yolları deneseler de yol iz bilmedikleri için onlar da rast geldikleri köylüler tarafından öldürülmüş Kütahya’ya ancak iki tanesi ulaşabilmişti. Bunlardan 3 tanesi Kayı köyünde, 2 tanesi Bahatlar köyünde öldürülmüşlerdir. Batıda hiçbir bölgede bu tarihe kadar Yunanlılar’a ağır bir darbe vurulmamıştı. Değirmisaz olaylarında 6, Emet Hükümet baskınında 40 ve Cevizdere’de 200 civarında olmak üzere en az 250 civarında Yunanlı öldürülmüş ve bu olay bir hafta kadar kısa bir sürede cereyan etmiştir.
“Benim sipere yattığım yer hemen yolun altında, kayaların arasında bir yerdi. Karşımdan gelen Yunanlılar’ın beni görmelerine imkan yoktu. Ancak benim yanımdan geçerlerken bir tanesi başını sola çevirse beni görecek ve öldüreceklerdi. O anda kafamdan birçok şey geçti. “Nasıl olsa beni görecek ve öldürecekler. En iyisi ölmeden öldürebildiğim kadar Yunanlı öldürüp ondan sonra öleyim.” diyerek ani bir kararla başlarındaki komutana nişan aldım ve ateş ettim. Kurşun komutanın atının başına isabet etmişti. Atın vurulması sonucu yere düşen komutan atından silahını almaya yeltenirken ikinci atışı yaptım ve komutanı vurdum. Ondan sonra mermiler havada uçuşmaya başladı. Benim silahımın patlamasıyla diğer arkadaşlarım da ateşe başladılar. Ortalık anacı babacı günü olmuştu. 85 tane mermim vardı. Bir tanesini bile boşa atmadım. Mermim bir tane kalınca vurduğum Yunan komutanının silahını gözüme kestirdim. Onu almaya giderken bir Yunanlı beni fark etmiş olmalı ki onun silahını bana doğrulttuğunu fark ettim ve kalçamdan vuruldum. Döndüğüm gibi son mermimle beni vuran Yunanlı’ya ateş ettim ve onu vurdum. Böylelikle Cevizderesi’ndeki görevimi tamamlamış oldum.”
Porsuk Ahmet’in ilk atışından sonra başlayan mermi tufanı akşama kadar hiç susmamış, pusunun baş tarafı da açılan ilk atıştan sonra tekrar kapanmış ve Yunanlılar’ın tamamı pusu içinde kalmış, hatta kurmaya bile fırsat bulamadıkları mitralyöz de Emetliler’in eline geçmişti. Yunanlılar’dan 25 kadarı bugün “Şekerlerin Damları” diye bilinen yerde bulunan taşlarla örülü bir samanlığa sığınmışlar, taşların arasından açtıkları ateşle kahramanlarımızın yanlarına sokulmalarını engellemişlerdi. Havanın kararması üzerine kahramanlarımız Cevizdere’den ayrılırlar. Samanlığa sığınan Yunanlılar ise Tavşanlı ve Kütahya’ya ulaşmak için değişik köyleri ve yolları deneseler de yol iz bilmedikleri için onlar da rast geldikleri köylüler tarafından öldürülmüş Kütahya’ya ancak iki tanesi ulaşabilmişti. Bunlardan 3 tanesi Kayı köyünde, 2 tanesi Bahatlar köyünde öldürülmüşlerdir. Batıda hiçbir bölgede bu tarihe kadar Yunanlılar’a ağır bir darbe vurulmamıştı. Değirmisaz olaylarında 6, Emet Hükümet baskınında 40 ve Cevizdere’de 200 civarında olmak üzere en az 250 civarında Yunanlı öldürülmüş ve bu olay bir hafta kadar kısa bir sürede cereyan etmiştir.
CEVİZDERE ŞEHİTLERİ
1- Ahmet oğlu İbrahim
2- Yeşillerin İbrahim
3- Poyrazların Hüseyin
4- Şabanların Hasan
5- Topcuların Hüseyin
6- Salihlerin Ahmet
7- Malakların Ömer
CEVİZDERE MUHARİP VE GAZİLERİ
1- Porsuk Ahmet
2- Köftürcülerin Hüseyin
3- Barışların Ahmet
4- Kako Mehmet
5- Demetlerin Hasan
6- Ramazanların Ali
7- Giziro Mehmet
8- Çavuşların Himmet
9- Çavuşların Mehmet
10- Düğmelilerin Nuri Ağa
11- Efendi Mehmetlerin Mehmet Ağa
12- Çavuşların Sadık
13- Cemal DAYIOĞLU
14- Öğretmen Sait AYAN
15- Sakaların Halil UYGUN
16- Hasan KARABABA
17- Karabayramların Ali
18- Çilonların Mehmet
19- Şabanların Mehmet
20- Şabanların Ahmet
21- Şabanların Mustafa
22- Çil Mehmet
23- Gödece Mehmet
24- Çakır Himmet
25- Akkuşak Ahmet
26- Rıza DAYIOĞLU
27-Degirmenci Abdullah KORKUT
28-Halil İbrahim KORKUT
29-Osman ATAY
30-Kavasların Hasan TOPCU
31- Halil BURSALI
1- Ahmet oğlu İbrahim
2- Yeşillerin İbrahim
3- Poyrazların Hüseyin
4- Şabanların Hasan
5- Topcuların Hüseyin
6- Salihlerin Ahmet
7- Malakların Ömer
CEVİZDERE MUHARİP VE GAZİLERİ
1- Porsuk Ahmet
2- Köftürcülerin Hüseyin
3- Barışların Ahmet
4- Kako Mehmet
5- Demetlerin Hasan
6- Ramazanların Ali
7- Giziro Mehmet
8- Çavuşların Himmet
9- Çavuşların Mehmet
10- Düğmelilerin Nuri Ağa
11- Efendi Mehmetlerin Mehmet Ağa
12- Çavuşların Sadık
13- Cemal DAYIOĞLU
14- Öğretmen Sait AYAN
15- Sakaların Halil UYGUN
16- Hasan KARABABA
17- Karabayramların Ali
18- Çilonların Mehmet
19- Şabanların Mehmet
20- Şabanların Ahmet
21- Şabanların Mustafa
22- Çil Mehmet
23- Gödece Mehmet
24- Çakır Himmet
25- Akkuşak Ahmet
26- Rıza DAYIOĞLU
27-Degirmenci Abdullah KORKUT
28-Halil İbrahim KORKUT
29-Osman ATAY
30-Kavasların Hasan TOPCU
31- Halil BURSALI
Cevizdere Şehitliğinde İftar Programı 2017
Yorumlar
Yorum Gönder